İNSAN VE KÜLTÜR BÖLÜMÜ
Shakespeare insanı “düşlerin malzemesi” diye tanımlamış. Hubert Reeves ise “yıldızların malzemesi” demiş. Yoksa şiirin ve bilimin gerçeği insanda böyle mi buluşuyor? Mesela bundan yüz sene önce birileri çıkıp da “Uzay, ucu bucağı olmayan sonsuz bir boşluk. Üstelik sürekli genişliyor. Maddenin en küçük parçası atomdur, içinde çekirdek filan da vardır. Aslında bu sınırsız uzay da bu atomun içinde” deseydi ne olurdu acaba? Herhalde çalışmaları yeni başlayan psikanalizin en gözde kobayı olurdu. Hatta şimdilerde bu uçsuz bucaksız evreni bir sırlar okyanusu olarak bile düşünmek mümkün. Yoksa evrimleşmeye başlamamızdan bu yana binlerce yıl geçmesine rağmen, bu bilgi denizinde hâlâ yüzmeyi öğrenemeyen varlıklar olabilir miyiz? Descartes'a ne demeli peki? Hem “Düşünüyorum, öyleyse varım” deyip kuşkuyu sorguluyor, sonra bununla yetinmeyip bir de “düşünmek için önce var olmalı” gibi bir laf ediyor. Kant'ı da unutmayalım: “Düşünce deneyimi aşar, öyle olunca da akıl sonsuzluğa açılır!” Şu lafı da pek manidar: “Her deney özeldir, ama akıl evrenseldir!”... Ne yapacaksınız işte; İnsan ve Kültür :)

Soldan sağa:
Hubert Reeves
Charles Darwin
René Descartes
William Shakespeare
Michelangelo’s Creation of Adam